Meme kanseri ABD’de cilt kanserinden sonra kadınlarda görülen en sık kanserdir. Yaklaşık, her 8 kadından 1 tanesini meme kanserine yakalanma olasılığı vardır.
Araştırmacılar, meme kanseri olan kadınların, sağlıklı kadınlara kıyasla, meme dokusundaki bakteriyel içerikteki farklılıkları ortaya çıkardılar. Araştırma ekibi, ilk kez, sağlıklı meme dokusunda, meme kanserine karşı bir bakteri türü olan Methylobacterium’un daha fazlasını içerdiğini keşfetti.
Vücudumuzda yaşayan Mikrobiyom bakterileri, pek çok hastalığı etkilemektedir. Araştırmacılar uzun süredir meme dokusunda mikrobiyom varlığından ve meme kanserinde rol oynadığından şüpheleniyorlardı; fakat bu henüz tespit edilmemişti. Araştırma ekibi, sağlıklı ve kanserli göğüs dokusundaki mikrobik farklılıkları ortaya çıkararak, meme kanserinde bakterilerin bileşimini anlamaya yönelik ilk adımı attı. Cleveland Klinik Genomik Tıp Enstitüsü Başkanı Charis Eng (MD, Ph.D) “Bildiğim kadarıyla bu çalışma meme kanserinde bakteriyel farklılıklar açısından meme dokusunu ve vücudun uzak bölgelerini inceleyen ilk çalışmaydı. Umudumuz meme kanserini hızlı ve kolay teşhis etmemize yardımcı olacak bir biyolojik marker bulmak. Hayalimiz ise, meme kanserini oluşmadan önce mikrobiyomikleri kullananarak tanımak ve sonra probiyotikler veya antibiyotiklerle kanseri önlemek” diyor. Oncotarget’ta yayınlanan çalışmada, invaziv karsinom veya elektif kozmetik göğüs cerrahisi için mastektomi (memenin ameliyatla alınması) geçirmiş 78 hastanın dokularını inceledi. Ayrıca, vücuttaki uzak bölgelerin bakteriyel kompozisyonunu belirlemek için gargara ve idrara da bakıldı. Methylobacterium’a ek olarak, kanser hastalarının idrar örneklerinde gram-pozitif bakterilerden, Staphylococcus ve Actinomyces seviyelerinin de belirgin artmış olduğunu keşfetti. Bu organizmaların meme kanserindeki rolünü belirlemek için daha ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
Dr. Grobymer, “Kanser öncesi bakterileri hedef alabilirsek, çevrenin kansere daha az açık olmasını sağlayabilir ve mevcut tedavileri geliştirebiliriz. Daha büyük çalışmalara ihtiyaç vardır, ancak bu çalışma meme kanserinde bakteriyel dengesizliklerin önemli rolünü anlamada sağlam bir ilk adımdır’’ diyor.
Bu çalışma, bu pro-kanser bakterileri hedef alan, yüklü submikroskopobik parçacıkların (nanoparçacıklar) oluşturulması ve kullanılmasına yönelik daha fazla araştırmanın desteklenmesi için gerekli kanıtı sağlıyor. Grobmyer ve Eng, nanoteknolojiyi kullanarak meme kanserinde, doğrudan bakteri topluluğuna antibiyotik vermeye yönelik yeni tedaviler geliştirmek için Hebrew Üniversitesi’ndeki araştırmacılarla işbirliği yapıyorlar. Bakteriler, birçok hastalığı etkiler.