Molecular and Cellular Proteomics dergisinde yayınlanan makalede, bebek sahibi olmaya çalışan 500 çift ile yapılan bir çalışmada bu sürecin ne kadar sürdüğü konusunda bilgi paylaşıldı.
Yıllar boyunca erkeklerin, eşlerinin gebelik şansını arttırmak için cinsel aktiviteyi kısıtlamaları tavsiye edilirdi. Kısıtlı cinsel ilişkinin daha verimli olduğu vurgulanmıştı. Ancak, bu bakış açısının değiştirilme zamanı geldi.
Daha önceki bazı çalışmalarda, bir erkeğin en son boşalmasından kısa bir süre sonra ortaya çıkan meninin – üç saat içinde – erkeğin tekrar boşalmasının birkaç gün beklemesinin ardından daha hızlı ve daha hareketli bir sperme sahip olmasına neden olduğu belirtilmişti. Ancak spermin neden değiştiği veya değişikliklerin doğurganlığı etkileyip etkilemediği çok net verilerle kanıtlanmış değildi. Bunu kavramak için araştırmacılar pekçok deney yaptılar.
Meninin hacmini ve hareketliliği daha sağlıklı şekilde gözlemlemek için, birer saat arayla, birkaç gün üstüste gibi çeşitli zamanlarda boşalan erkek spermlerinden örnekler alarak karşılaştırma yaptılar. Daha önceki çalışmaların verdiği sonuçlarda gözlemlendiği gibi, daha kısa yoksunluk dönemlerinden sperm daha hızlı ilerledi.
Örneklerin proteinini incelemek için kütle spektrometresi denen bir teknik kullanarak, birtakım moleküler farklılıklar bulundu. Etkilenen proteinlerin büyük çoğunluğu, yumurta hücrelerine kaynaşmak için spermin ihtiyaç duyduğu bir işlev olan hücre yapışmasına dahil olmuştur.
Ekip ayrıca, özellikle hücresel enerji üretiminin bir yan ürünü olan reaktif oksijen türlerini işleyen proteinlerde sperm motilitesi ve metabolizmasında rol oynayan proteinlerde değişiklikler gözlemledi. Bazı normal sperm fonksiyonları için reaktif oksijen türlerine ihtiyaç duyulmasına rağmen, aşırı miktarda spermin genetik materyaline zarar verebildiği anlaşıldı
Daha uzun sperm mevcutsa, canlı bir embriyo oluşturma kabiliyetine zarar verebilecek reaktif oksijen ile DNA hasarına karşı daha savunmasız olduğu gözlemlendi.
Sperm değişikliklerinin üremeyi etkileyip etkilemediğini anlayabilmek için, tüp bebek tedavisi gören yaklaşık 500 çift üzerinde bir çalışma daha yürütülmüştür. Birkaç gün süren cinsel perhiz sonrası alınan semen numuneleri ve üç saat arayla alınan semen numuneleri karşılaştırılır. Araştırma çalışanları embriyoların üretilmesi ve implante edilmesi için bu iki örneği de kullanır.
Araştırma sonucunda ortaya çıkan veri, geleneksel tıbbın gösterdiğinin aksine bir durumu gösteriyordu. Datalar, nispeten normal semen parametrelerine sahip çiftlerin yumurtlama döneminde sıkça seks yapmaları gerektiğini belirtiyordu.
Yılda yaklaşık 5000 infertil çift tedavi eden Üreme Tıbbı Merkezi’ndeki tüp bebek tedavileri, daha yakın aralıklı ejakülasyonlardan semen kullanılarak yapıldığı güncel araştırmanın bilime daha doğru bir ışık tuttuğunu belirtiyor.