[tm_pb_section admin_label=”section”][tm_pb_row admin_label=”row”][tm_pb_column type=”4_4″][tm_pb_text admin_label=”Text” text_orientation=”justified” text_font=”Times New Roman||||” text_font_size=”18″ text_text_color=”#000000″ use_border_color=”off” border_color=”#ffffff” border_style=”solid”]

Evin beklenen gerçek sahibi.

Uzatmadan anlatmaya başlamak istiyorum. Neden mi? O kadar doluyum ki yıllardır, etrafım da herkese fahri bir görev sahibiymiş gibi anlatıyorum. Vakit kaybetmeden çocuk sahibi olun, sakin gecikmeyin, vaktiniz kalsın diye. Neye vakit kalsın ? Çocuk yapmaya. Komik geliyor belki ama gerçek bu. Derler ya, bana attan düşeni getirin…

İşte bu yazıyı yazan ben, attan düşen biri olarak hayatımın bir kesitini sizin ile paylaşıyorum. Okullar bitti, işlere girildi, sonrasında evlilik yapıldı. Sevdiğim kadını da bulmuştum. Süper. Birkaç yıl sonra da evin gerçek sahibini beklemeye başladık. Lakin anlamadığımız bir şekilde bu beklenen nazlanıyor ve gecikiyordu. Her şeyimiz vardı, sağlığımız yerindeydi. Bir sorun mu vardı?

İşte bilinmezliğin başlangıcı; doktora gidilir… O çok saçma konuşma başlar. Bizim çocuğumuz olmuyor… Ne yani her şeyi bilen biz bu çağda çocuk mu yapmayı bilmiyoruz? En baştan başlıyorsun. Olay değişiyor. Garip bir yaşama hoş geldiniz… En garibi de sorununuz yok ikiniz de sağlıklısınız, iyi ama neden olmuyor. Sonra gerçek, bir balyoz gibi kafanıza iniyor. Zaman… Zaman hızlanmaya başlıyor, anlamadığınız bir şekilde en büyük düşmanınız zaman oluyor. Önce siz deneyin diyorlar. Sonra aşılama yapmalıyız diyorlar. Sonra olmadı deyip, İCSİ yani sokakta ki tabiri ile tüp bebeğe geçiliyor. Bir baktık ki 2yıl geçmiş. Bu arada İstanbul’un özel büyük pahalı hastanelerini tanımaya başladık. Tüp bebeğe başlayınca tamam artık bu iş çözdük diye düşündük. Çünkü embriyoyu verince bu iş bu kadar sandık. Ama öyle olmadı. 1. Deneme 2. Deneme derken 10. Denemde bitmiş. Bu arada neler neler oldu. Her seferinde geçerli bir bahane vardı.   Umudu yitirmemiştik. Ama hatırı sayılır bir para harcamıştık, çok zaman geçmişti. En kötüsü de en yakındakiler, üzülmeyin bizim çocuklarımız var onları okutabilir, mirasınızı onlara bırakabilirseniz demeye başlamışlardı. İnsan hassas olunca bazı şeyler dokunmaya başlıyor.

Hemen hemen bütün ünlü doktorlar da, bütün büyük hastanelerde tedavi olduk. Hepsi iyi niyetli, hepsi işini en doğru şekilde yaptı. Ama yanlışlar olmadı mı oldu. Bazen farklı yorumlar duydum ki, gerçekliğini i̇ki gün sonra yitirdi. Öyleki 14 tüp bebek denemesi ve 3 aşılamadan sonra, bizde artık bir görüş sahibi olmuştuk. Aradan altı yıl geçmişti.

Sonra bir gün Dr.Melih bey ile yollarımız kesişti. Çok yorgunduk, dibe vurmuştuk. İhtiyacımız sadece huzur ve sakinlikti. Aradığımızın büyük hastaneler ve televizyonda konuşma yapan doktorlar olmadığını anlamıştık. Bizi anlayacak birisine ihtiyacımız vardı, yani tedavimiz fabrikasyon olmamalıydı. Doktorla hasta arasında bir uyum olmalıydı, aynı şeyleri hissetmeliydik. Öyle ki yapılan tedavide her şey çok hassas dengeler üstündeydi. Bu hassasiyeti, bize yoğun ilgisini verecek bir hekim hissedebilirdi?. Çok farklı bir durumdu. Melih bey bizim gibi hissediyordu. Umut doluydu ve bizi umutlandırabiliyordu. Onunla bu yola başlarken i̇lk defa sonunu düşünmedim. Hesap yapma gereği duymadım. Melih bey ılık esen rüzgar gibiydi, eşimde bende bu rüzgar arkamıza aldık. onun yanına giderken, kutsal mabedimize gittiğimizi hissediyorduk. Orada bir sıcaklık almıştık. Onunla beraber başaracağımıza tekrar inanmıştık. Ve öyle de oldu. Bu muhteşem adam son denememizde bizi hedefe ulaştırdı. Gülen yüzü ve parlayan gözleriyle bize umut olmuştu. Daha yazacak çok şey var, ama insan yazarken bile o günleri hatırlayınca omuzlarına bir ağırlık çöküyor. Ve ağzından sadece TEŞEKKÜRLER MELİH HOCAM sözleri dökülüyor.

 

[/tm_pb_text][/tm_pb_column][/tm_pb_row][/tm_pb_section]

İletişim

Bize bir e-posta gönderebilirsiniz, en kısa sürede size geri döneceğiz.

Gönderiliyor

2018 © Erasmus Üreme ve Kadın Sağlığı.

Kullanıcı Bilgileriniz İle Oturum Açın

Bilgilerinizi Unuttunuzmu?